İşgücü Haritası Yeniden Şekilleniyor: 170 Milyon Yeni İş İmkanı, 92 Milyon Kaybı Bekliyor!
Gelecek kapıyı çaldı: İnsan zekâsı mı yoksa yapay zekâ mı galip gelecek? İkisi bir arada dünyayı yeniden şekillendirebilir mi? Uluslararası Sanayici İş Kadınları Derneği (USİKAD) Danışma Kurulu Üyesi Ecehan Ersöz'e göre, “Ekonomiler kas gücüyle değil, yapay zekâ entegrasyonuyla büyüyecek.”

Geleceğin kapıları aralandı; insan aklı mı yoksa yapay zekâ mı ön plana çıkacak? Her iki unsurun beraber mi yoksa ayrı mı dünyayı şekillendireceği en önemli tartışma konularından biri haline geldi. Yapay zekâ devrimi hız kesmeden ilerlerken, “Dünyanın geleceğini insan mı yönlendirecek, yoksa yapay zekâ mı?” sorusu gündeme geliyor. Uluslararası Sanayici İş Kadınları Derneği (USİKAD) Danışma Kurulu Üyesi Ecehan Ersöz, bu sorunun cevabının insan ve yapay zekânın birlikte yeniden tanımlanmasında gizli olduğunu vurguluyor. Ersöz, “Ekonomik büyüme artık kas gücü ile sağlanmıyor; yapay zekâ entegre etmenin gücüyle mümkün oluyor. Yapay zekâ, veri odaklı karar alma yeteneği, benzersiz hızı ve bağlamsal yapısıyla üretim, pazarlama, finans ve hizmet sektörünü köklü bir biçimde değiştiriyor. Ancak bu dönüşümde önemli olan, insan faktörünün dışlanması değil, aksine yeniden tanımlanmasıdır. Endüstri 5.0 ile birlikte, şirketlerin rekabet kabiliyeti yalnızca teknolojinin kullanımıyla değil, insanla teknoloji arasında sağlanan armoniyle de ölçülüyor. Yeni ekonomi döneminde galip olanlar, yapay zekâyı iş süreçlerine entegre ederken insan zekasını da merkezde tutanlar olacak. Çünkü geleceğin iş dünyası, sadece algoritmalarla değil, insan yeteneklerini teknolojinin hızına entegre eden şirketlerden oluşacak. Üretimden eğitim, istihdamdan aile yapısına kadar toplumsal yaşamın her alanında bu devrimsel değişim, alışılmış düşünce yapılarını sorgulamamızı zorunlu kılıyor. Artık teknolojinin ötesine geçip, insanı merkeze alarak daha akıllı, duyarlı ve sürdürülebilir bir dünya yaratmalıyız. Zira bu seferki mesele bir devrim değil, bir yeniden doğuş.” ifadelerini kullandı.

Yapay zekâ teknolojilerindeki ilerlemeler, toplumun birçok alanında köklü değişimlere yol açıyor. Ancak bu değişimler, yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda insan değerlerinin de dikkate alınması gereken bir dönüşümü getiriyor. USİKAD Danışma Kurulu Üyesi, teknoloji ve iletişim alanında uzman akademisyen Ecehan Ersöz, Türkiye'de yapay zekânın gelecek üzerinde iş gücü, eğitim ve aile yapısına etkilerini derinlemesine inceledi. Yapay zekânın sektördeki dönüşümün yanı sıra, meslek tanımlarını ve iş gücünü de köklü bir şekilde değiştirdiğini belirten Ersöz, veri ile düşünme, makinelerle iş birliği yapabilme, teknoloji okur yazarlığı gibi yeteneklerin günümüzün en önemli anahtarlarını oluşturduğunu ifade etti. Dolayısıyla, kazananların insan ile yapay zekâ arasındaki iş birliğini en iyi şekilde yapılandırabilenler olacağını söyledi.
“Gelecek, İnsanın ve Yapay Zekânın İş Birliği ile Şekillenecek”
Gelecek artık yalnızca insanın ya da yapay zekânın değil; her iki unsurun iş birliğiyle şekilleniyor. Ecehan Ersöz, yapay zekânın insan zihninin işleyişini taklit eden yapay sinir ağları aracılığıyla, öğrenme ve anlamlandırma gibi insana özgü yetenekleri üstlenebildiğine dikkat çekti. Ancak bu değişimin insan katkısı olmadan sürdürülebilir olamayacağına vurgu yaptı; “Yapay zekâyı sadece bir teknolojik devrim olarak değil, insanı merkeze alan bir gelişim süreci olarak ele almalıyız. Geleceği ‘insan ve yapay zekâ’ birlikte inşa edecek.” Endüstri 4.0’tan Endüstri 5.0’a geçişle birlikte bu işbirliğinin önem kazandığını ifade eden Ersöz, yapay zekânın işlevselliğini artıracak yeni alanların ise, kuantum yapay zekâ, genel yapay zekâ ve temsilci yapay zekâ gibi örneklerle şekillenip önümüzdeki yıllarda belirleyici olacağına dikkat çekti.
Yeni İş Modelleri ve Meslekler
Ecehan Ersöz, yapay zekânın iş ortamında radikal değişimlere neden olduğunu, özellikle iş fonksiyonlarının otomasyonu ile bazı pozisyonların ya değişeceğini ya da kaybolacağını vurguladı. Ancak bu değişim yalnızca iş kaybettirmeyecek, aynı zamanda yeni iş olanaklarını da beraberinde getirecek. Araştırmalara göre, “2025-2030 döneminde iş gücü dönüşümü nedeniyle yüzde 22 oranında bir hareketlilik beklenirken, 170 milyon yeni istihdam alanı oluşturulması öngörülmekte. Ancak bu genişlemenin, mevcut iş gücünün yüzde 8'ine (yani 92 milyon işe) denk gelen bir değişimle denge bulması bekleniyor. Sonuç itibarıyla, toplam istihdamda net yüzde 7'lik bir artışla 78 milyon yeni iş fırsatı ortaya çıkacak. Ayrıca, çalışanların mevcut becerilerinin yüzde 39’unun 2025-2030 yılları arasında değişeceği veya geçerliliğini yitireceği düşünülüyor. Türkiye özelinde bu oran ise yüzde 44 düzeyinde.” dedi. Gelecek yıllarda, büyük veri uzmanlığı, fintech mühendisliği, yapay zekâ, robotik, biyomedikal ve makine öğrenimi gibi alanların ön plana çıkacağını sözlerine ekleyen Ersöz, ayrıca teknoloji alanında dijital yetkinliklere sahip gençlerin şirketler için sağlanacak değerleri artırma potansiyeli olduğunu vurguladı. Cumhurbaşkanlığı koordinasyonuyla gerçekleştirilen Ulusal Staj Programı gibi girişimlerin, gençlerin sektöre entegre edilmesi açısından stratejik önem taşıdığını belirtti.
Eğitim 5.0: Öğrenci Merkezli, Teknoloji Destekli
Geleneksel eğitim modellerinin hızlı bir değişim içinde, öğrencilerin başarılı olabilmeleri için gereken becerileri kazandırmada yetersiz kalacağını belirten Ecehan Ersöz, eğitim sisteminde yapay zekânın dahil edildiği süreçlerin tasarlanmasının önemini vurguladı. Eğitimde yapay zekâ destekli “Eğitim 5.0” yaklaşımının benimsenmesi gerektiğine dikkat çekerken, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik ve oyunlaştırma gibi teknolojilerin bireyselleştirilmiş öğrenme süreçlerine katkı sağlayacağına inandığını ifade etti. “Eğitim 5.0, öğrencileri yalnızca akademik olarak değil, sosyal ve duygusal açıdan da geliştirmeyi amaçlıyor. Problem çözme, yaratıcılık ve eleştirel düşünme gibi yetenekler ön plana çıkacak.” şeklinde konuştu. T.C. Millî Eğitim Bakanlığı’nın himayesinde gerçekleştirilen TETZ 2025 Zirvesi’ne de değinen Ersöz, yapay zekânın eğitim politikalarında önemli bir rol oynayacağına ve bu tür etkinliklerin vizyoner yaklaşımlar açısından büyük bir öneme sahip olduğuna dikkat çekti.
“İnovasyon Ailede Başlar”
2025'in Aile Yılı olarak ilan edilmesiyle birlikte ailenin teknolojik dönüşüm içindeki rolü yeniden değerlendirilmeye başlandı. Aşırı teknolojik kullanımın aile içindeki iletişimi zayıflatma ve değer aktarımını aksatma etkilerine dikkat çeken Ersöz, “İletişim kopukluğu ve paylaşım eksikliği, çocukların duygusal gelişimini olumsuz yönde etkiliyor. Dijital ebeveynlik ve teknoloji farkındalığı artık her ebeveynin gündemine almalıyız.”
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın dijital okuryazarlık, siber zorbalık, dezenformasyon ve dijital bağımlılık konularında düzenlediği farkındalık projelerinin önemli olduğuna değinen Ersöz, bu girişimleri “Milli Teknoloji Hamlesi”ne toplumsal desteğin bir göstergesi olarak nitelendirdi. Ersöz, “İnovasyon ailede başlar. Teknolojiyi yalnızca tüketen değil, aynı zamanda tasarlayan nesiller yetiştirmeliyiz; empati ve sezgi gibi duygusal zekâya sahip bireyler oluşturmalıyız. Geleceğin tasarım dünyasında bu becerilere ihtiyacımız olacak. Aşırı teknoloji kullanımı, bu yeteneklerin gelişimini olumsuz etkileyebilir veya mevcut becerileri zayıflatabilir.” diye vurguladı.
Gençlere Meslek Seçiminde Önemli Tavsiyeler
Üniversite tercih döneminin yaklaşmasıyla öğrenciler ve aileler “Hangi mesleklere yönelmeliyiz?” sorusunu sorguluyor. Geleceğin mesleklerini değerlendiren Ecehan Ersöz, “Seçilecek alanın gelecekteki potansiyeli ve bireyin bu alanda uygunluğu çok kritik. Yapay zekâ yalnızca yazılım ve mühendislikte değil; tıptan hukuka, lojistikten psikolojiye kadar pek çok alanda etkin rol alacak. Bu nedenle öğrencilerin ilgi ve yeteneklerine uygun alanlarda eğitim almaları önemlidir.” şeklinde açıklamada bulundu. Disiplinler arası eğitimin önemine dikkat çeken Ecehan Ersöz, sadece teknik branşlar değil sosyal bilimlerde de teknoloji odaklı bir müfredatın oluşturulması gerektiğine vurgu yaparak, “Her bireyin yapay zekâ geliştirmesi gerekmiyor; önemli olan bu teknolojiyi doğru bir şekilde anlamak ve kullanmak, kendi alanında uygulayabilmek.” dedi. Aynı zamanda, yapay zekânın büyük dil modellerinin gelişimi sayesinde ulaştığı seviyenin, insanların dil ve iletişim becerileri açısından büyük bir önem taşıdığını belirtti. Bu bağlamda, teknik ve sayısal alanların yanında sözel bölümlerin de önemi büyük. “Geleceğin mesleği, bireyin yeteneklerine ve ilgi alanına uygun olan meslektir. Kendini iyi tanıyan bir birey, hangi alanda olursa olsun yapay zekâ ile iş birliği yaparak yeni fırsatlar yaratabilir.” diye ekledi.